İLETİŞİMSİZLİK

Belki de yaşadığımız çağın en büyük sorunu olabilir iletişimsizlik.

İnsanlar duygularını ifade etmekten çok duygularının ne kadar sakladığına odaklanır oldu.

Ne hissediyoruz, ne kadarını söylüyoruz?
Ne düşünüyoruz, ne kadarını gerçekleştiriyoruz?
Ne istiyoruz, ne kadarının peşine düşüyoruz?


Herkes ve her şey hakkında bir fikrimiz oluyor ancak bunları söylemeye ya cesaretimiz olmuyor yada gururumuz izin vermiyor. Bazen kırılmasınlar istiyoruz, bazen de tartışmalardan kaçıyoruz.

Bu kadar çok şey biliyoruz da neden bir türlü iletişime geçemiyoruz?

“Bastırılmış duygular” burada devreye giriyor. Beşikten mezara kadar hep bir müdahale ile karşı karşıya kalıyoruz. Tutukluluğumuz birazda buradan geliyor.
Yaşamaktan da korkuyoruz biraz. Hem duyguları, hem hayatı. Tam da bunun için dünyaya geldiğimiz halde…
“Gurur” ve “Ego” diye ürettiğimiz, sevdiklerimizden uzaklaştıran saçma kelimeler de üretiyoruz mesela.
Bazen birbirini çok seven bir çiftin mutluluğuna engel, bazen de bir çırağın ustasından duyamadığı takdir cümlesiyle azimle çalışmaya devam etmesine.

Çok da sinirliyiz tabii. Her an patlayacak bir yanardağ gibiyiz. Yolda, okulda, işte. Nerede olursak olalım hep bi gerginiz, hep bi agresifiz. Dünyanın en şansız, en bahtsız insanı bizmiş gibi davranıyoruz. İnsan elbette zor anlar yaşıyor ve haliyle sinirli bir ruh haline geçiyor. Ama bu sinir çağımıza özgü bir sinir. Başka bir şeye dönüştüremediğimiz gibi içimizde büyüdükçe büyüyor. Bu büyüme haliyle korkutuyor. Çünkü biriktikçe patlaması çok daha şiddetli oluyor.

Nezaket ve tevazu gibi kavramları da unuttuk. Çocukken “iyi akşamlar” gibi basit bir kelimeyi öğrendiğimde; yolda gördüğüm herkese söylemek gibi naif bir duyguyu, kulaklığı takıp “umarım kimseyle muhatap olmak zorunda kalmam” a bıraktım.
Kırıyoruz da birbirimizi. Susarak…
Gönül almayarak. İki kelimeyi yan yana getirmek gerçekten bu kadar zor olmamalı.

“Özür dilerim.”

Boyumuzdan büyük egomuz ağzımızı kapıyor ki özür de dileyemiyoruz. Her şeyin en iyisini biz biliyoruz ama neden arada bir de olsa doğru olanı yapmaktan çekiniyoruz?

Seviyoruz… Deliler gibi seviyoruz. İçimizde dolup taşıyor. Bir tek kendimiz biliyoruz. Çünkü sevdiğimize, sevdiğimizi söylemiyoruz.
Sinirden küplere biniyoruz da bir türlü kızdığımız kişiyle konuşmuyoruz.
Üzüntüden kendimizi harap ediyoruz da kırıldığımız kişiye neden kırıldığımızı anlatmıyoruz.

Olurda bu sessizliği bozup kendini anlatmaya çalışan olursa, onu da dinlemeyi bilmiyoruz.

---

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Kabul etmek